30 Temmuz 2010 Cuma

...

Üzerimde sırıtan imitasyon bir neşe ve nefret ettiğim bir laubalilik var bugünlerde... Ruh halimin tam tersini yansıtııyorum etrafıma. Savunma mekanizması mı, deliliğe vurmak mı denir buna bilmiyorum. mazur görün... yaralarım kabuk bağlayana dek iyi davranın bana. ya da... görmezden gelin en iyisi.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

düğün dernek organization


Abimin evleneceği kıza, yani müstakbel gelinimize bugün gelinlik aldık. içimde bir böğürtü bir höykürtü ki sorma. abim nişanlıyken sorarlardı bana manalı manalı "kız svg kıskanıyo musun abini" diye kötü kötü göz süzerek. "banane lan derdim naaalaka niye kıskancam allahasen!" hiç anlam veremezdim. şimdi de içimde anlam veremediğim bi kasvet, bi haset, bi kendini bilmezlik, bi neydim ne oldumculuk, bi dokunsan ağlayacakçılık var. küçük ceylandan halliceyim.

gelinliği görsen öyle güzel ki anasını satiym. onu da ben beğendim de öyle aldılar yoksa bi pok beğenecekleri yok. düğün olaylarında zaten hep bu konularla ilgilenen gerekesiz ama aslında hep ince ayrıntıyı düşünen dış kapının dış mandalları vardır. burada da o ben oluyorum.

"gelinlik alınacak svg istersen sen de gel" bak bak bak tabi gelcem "istersen"i üzerine basa basa söylediğin için inadına gelicem lan! iyi ki de gitmişim yoksa en düdükten şeylere dünyanın parasını sayacaklardı. aslında saymayacak bizimkilere saydıracaklardı. gerçi gelinliğe gelene kadar kaç bin TeLö bayıldık hesap etmeye korkuyorum. aldık verdik ekonomiye can verdik canlarım. kötü görümcelik yapıp en dandik gelinliği de aldırabilirdim ama ömürde bir kere gelinlik giyileceği için insaflı davranıp yine klas modellere kaydırdım bizimkileri. offf ben bu sülaleye imajmeykır olarak mı gönderildim yarabbimm!!

tatilde giderken "sandaletin içine çorap giysem olur mu?" diye soran abim var Allaaahıııııımmmmm atın beni denizlereee. bıraksan yumurta topuk ayakkabılarının arkasına basa basa hatta içine beyaz çorap giyerek, hatta hiç abartmıyorum üzerinde beyaz atletle göbeğini kaşıya kaşıya sokakta gezer bizimkiler. İyi ki varım Allah'ım. beni böyle düşünceli ve zeki yarattığın için sana şükürler olsun.

Şimdi düşününce içimdeki kasvet böyle bi hafiften uçuştu sanki. işe yaramaz aşağılık komplekslerimden sıyrılıp iç huzura erme aşamasındayım. iyi geldin la blog. öptüm seni şap şup!

*

1 Temmuz 2010 Perşembe

Anne ben kokoş oldum

birazdan okuyacak olduğunuz tarif (okursanız tabi) tamamen gerçek hayattan alınmıştır.

malzemeler:

2 kg makyaj malzemesi: rengarenk ve en parıldayan malzemelerden olmalı. yüzüne boca etmek suretiyle uygulayabilirsin.

babaanne kıyafetleri:onlar da parıldasın bu işin püf noktası saten olsun böööle aha yandaki şekil a'daki gibi. bir de pantolonunu her an doğum gününde sana hediye olarak alınan(!) atına binecekmiş gibi çizmenin içine sokup şebekleşmeyi de ihmal etme emi yawrim.

5 kg takı:evde ne varsa takabilirsin,bişey bulamazsan babanın tesbihi de olur. ama kolum kadar, şangırdayan veya içinden bir bebek kafasının geçebileceği kadar geniş çapa sahip küpeler olmazsa olmaz.

çanta:aslında buna çakma bavul desek daha yerinde bir tanım olur. e o kadar makyaj malzemesi ancak bir bavula sığar.

1 litre parfüm: yanından geçenleri bir rüzgar darbesiyle yere yığabilecek kapasiteye sahip olsun. unutma; evinin yakınlarında dahi seni çakma bavulundan mahrum edecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. bu parfüm senin en etkili silahındır!

eveeett... ışıklı tabelayla kokarca karışımı bir hal aldıysan tamamdır.

bunu birkaç hafta önce kuzenimle test ettik. birkaç malzeme eksikliğine rağmen oldu! sen nerden bilceksin olup olmadığını kızım diyebilirsiniz ama annemin karşısına o tiple çıkınca yüzündeki ifade herşeyi anlatır cinstendi. Şok!
tabi o halde değil dışarı çıkıp gezmeyi, bir oda dahi ileri gidemeden eski halime dönme çabaları içine girdim.

he unutmadan, malzemeleri verip de pişirme süresini söylemeden olmaz: 3,5 saatlik süslenme 2 saatlik de temizlenme aşaması var ki yer yer malzemenin miktarına göre bu süre değişebilmekte.
lan ne zor bi zanaat!

kokoşluğun zorluğunuuu
sen nereden bileceksiiinn
sen hiç kokoş olmadın kiii
gerisini uyduramadım kiiii


çevreye verdiğim geçici kokoşluktan dolayı özür dilerim.

30 Haziran 2010 Çarşamba

Ağlak Raziye


morali bozuk olduğunda kendini dağa bayıra sahile vuran arkadaşlarım var. böyle melül melül denize bakıp iç geçiren veya bön bön baktığı boşluğa birşeyler anlatan,"kimse beni anlamıyooooğ böhüühüeee fırrtt foşurrttt" diye ağlayıp sümküren, tek dostunun yalnızlık olduğunu söyleyen arabeskimsi komik tiplerden işte.lan ağlayacaksan kapat bi odaya kendini öyle ağla. ne gerek var leyla leyla dolanmaya, kendi kendine konuşmaya. deli damgası yersin maazallah! (ki aklı olan senin yaptığını yapar mı orasını da bilemiiciiiim. bu ne yaman çelişki anne durumları.)


ergenliğe yeni adım attığım zamanlarda mahalledeki arkadaşlarla kendimize birer yıldız seçmiştik.(mecburen işte, sözde gruba ayak uydurmak için) 5 kişilik grupta herkes birbirinin evine yakın olan yıldızı seçmiş ve isim koymuştu.yatmadan önce onlarla konuşacağımızı kararlaştırmıştık(lan niye birbirimizle konuşmuyoruz da teeeee bilmem kaç ışık yılı ötedeki yıldıznan konuşuyoruz?) ben diğerlerine en uzak olanını seçip ismini de " zavallı" koymuştum.


gündüzleri bazı arkadaşlar anlatırdı. "dün gece yıldızımla konuştum. o kadar duygulandım kiiiiğğv. valla gözlerimden iki damla yaş süzüldü. gerçekten çok iyi geliyo yıldızımla konuşmak"

bana sorduklarında "tabiki konuştum" derdim. "gerçekten çok rahatlıyorum onunla konuşunca."



onlar gibi gözlerimden iki damla yaş(!) süzülmese de rahatlıyordum az da olsa gerçekten. şöyle ki:


" lan zavallı Allah senin belanı vermesin gerizekalı napıyon orda! azcık kaykıl da arkadaşlarının yanına yürü. tipe bak Allaaaann salağaaa! ne göz kırpıyon olum gelirsem oraya var yaaa! bak şimdi gidiyorum, sabah geldiğimde görmiycem seni burda. sie! "


29 Haziran 2010 Salı

Hello Again!

öhö öhöm... sess... a-se...
sevgili misafirler, kıymetli blog yazarları...
tabi ki konuya böyle başlamayacağım!
naber lan blogırlar!? yeni sayfam ve yeni imajımla tekrar blog alemlerine akmanın heyecanıyla sizleri selamlarken o güzel yazılarınızın harflerinden öper, hatta ardından başıma bile koyarım.
kimsin kızım sen aloooo diyenleriniz olabilir. ben de tam onu açıklamayacaktım. söylemiyorum kardeşim. belki ben böyle gizemli ve kuuul takılmayı seviyorum! belki ama... ben bile tam olarak emin değilim bakıcez ona. ama egomu tatmin ettiğim anda tc kimlik numaramı bile söylerim merak etme. he zaten merak etmiyorsan üzülürüm, ağlarım, yerlerde tepinir; sümüklerimi kazaaamın koluna silerim ona göre!

Edit: Allah belanı versin gogıl! gizlenemiyorum bile.